Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "AB’yle yaptığımız için ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nı aynı şekilde uygulama kararı almış bulunuyoruz. Burada hem rekabet gücümüzü koruyabilmek hem de rekabette ihracat pazarlarımızı koruyup geliştirmek için bu mutabakata da uymak zorundayız" dedi.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Uluslararası Çevre ve İletişim Derneği tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Çevre İletişim Zirvesi’ne katıldı. Burada bir konuşma gerçekleştiren Bolat, yeşil ekonomi, yeşil mutabakat, çevre konuları, çevre ve ekonomi başlıklarının bir arada kullanıldığını ve bu çerçevede dünyadaki kaynakları sürdürülebilir kılmanın herkesin görevleri olduğuna dikkati çekti.
Bolat, 2026’da düzenlenecek ve dünya ülkelerini bir araya getirerek iklim krizine karşı ortak çözümler geliştirmeyi amaçlayan ‘Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 31. Taraflar Konferansı’na (COP31)’ Türkiye’nin ev sahipliği yapacağını hatırlattı. Zirvenin 15 günden fazla sürdüğünü dile getiren Bolat, içlerinde dünya liderlerinin, uzmanların, akademisyenlerin, kamu görevlilerinin ve özel sektör yöneticilerinin bulunduğu 150 bine yakın kişinin katılım sağlayacağını belirtti.
"Rekabet gücümüzü koruyabilmek için ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na uymak zorundayız"
Bolat, Çevresel performansın artık sadece bir sürdürülebilirlik meselesi olmadığını, doğrudan rekabet gücünün temel belirleyicisi konumuna geldiğini söyleyerek, şu ifadelere yer verdi:
"Dünya ekonomisinin en önemli üç oyuncusundan biri olan Avrupa Birliği’nin (AB) iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine ulaşması amacıyla 2019 yılında kabul ettiği bir ‘Avrupa Yeşil Mutabakat Programı’ bulunmaktadır. Avrupa Yeşil Mutabakat Programı’yla AB, kapsamlı ve stratejik bir dönüşüm sürecini başlattı. Bu sanayiden tarıma ulaştırmadan enerjiye varıncaya kadar ekonominin her alanında önemli değişiklikler getiren politikaların uygulanması ve mevzuatların kabul edilip uygulanmasını gerektiren bir süreçtir. Biz de AB ile Gümrük Birliği’miz olduğu için ve ticaretimizin ortalama yüzde 40’lık bölümünü AB’yle yaptığımız için ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nı aynı şekilde uygulama kararı almış bulunuyoruz. Burada hem rekabet gücümüzü koruyabilmek hem de rekabette ihracat pazarlarımızı koruyup geliştirmek için bu mutabakata da uymak zorundayız. Aynı zamanda hükümet olarak da yeşil mutabakatı, yeşil ekonominin gereklerine inandığımız için bunu yapmaktayız."
‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nın ticarette standartlar ve düzenlemelerin yapılmasını gerektirdiğine dikkati çeken Bolat, "Bu çerçevede hem yeşil dönüşün hem dijital dönüşümün gerekliliklerine uyum sağlamak dış ticaret politikamızın en temel başlıklarından birkaçı haline gelmiş bulunmaktadır. Aynı zamanda çevresel hedefleri korumaya çalıştığımız ve ulaşmaya çalıştığımız gibi küresel tedarik zincirlerinden de kopmamaya çalışmaktayız" ifadelerine yer verdi.
"Ticaret Bakanlığı yaklaşık 3 yıldan fazla sektörleri Yeşil Mutabakat’a ve SDKM’ye hazırlıyor"
Bolat, ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nın en önemli süreçlerinden birisi Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) getirilmesi ve buna uyum konusunda önemli kuralların getirildiğine dikkati çekerek, "SKDM’ye uyum konusunda önemli kurallar getirildi. Pazara giriş kurallarında ciddi eşikler getirildi. Ve bu da ticarette uyulması gereken önemli yeniliklerdendir. Biz de Türkiye olarak bu teknik mevzuatlara uyum konusunda çalışmaktayız. Biliyorsunuz 2021 yılında biz Yeşil Mutabakatı Uyum Programı’nı kabul ettik. Ticaret Bakanlığımız Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat’a uyumun gerektirdiği kamu kurumlarıyla ve özel sektör kuruluşlarıyla koordinasyon görevini sektörleri Yeşil Mutabakat’a ve SDKM’ye hazırlamak için yaklaşık 3 yıldan fazladır yapmaktadır" diye konuştu.
"SDKM’nin kapsadığı sektörlerdeki firmaları eğitim, danışmanlık ve mevzuat uyumu çalışmalarına ortak ettik"
SKDM’nin, SKDM, çelik sektörü, alüminyum sektörü, çimento sektörü, gübre sektörü, hidrojen ve elektrik ürünlerini kapsadığını hatırlatan Bolat, "1 Ocak 2026 itibariyle de SDKM Avrupa Birliği tarafından uygulamaya başlanacak. Bunun ciddi mali sonuçlar doğurması da beklenebilir. O yüzden biz Türkiye olarak bu bahsettiğimiz altı sektörümüzdeki firmalarımızı özellikle ihracat yapanları SDKM’ye uyum sağlamaları için yoğun bir şekilde eğitim, danışmanlık ve mevzuat uyumu çalışmalarına ortak ettik" şeklinde konuştu.
Bolat, Türkiye’nin çelik, alüminyum, çimento, gübre, hidrojen ve elektrik sektörlerinde dünyaya yaklaşık 23 milyar dolarlık ihracatı olduğunun da altını çizdi.
"Dijital Ürün Pasaportu gibi yeni uygulamalar hayatımıza girmekte"
AB’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ile başlattığı Yeşil Ve Dijital Dönüşüm’ün bir diğer önemli unsurunun da döngüsel ekonomiye geçiş olduğunu vurgulayan Bolat, "Yeni sanayi devriminin niteliğindeki bu dönüşüm süreçleri ham madde temininden ürün tasarımına, üretim süreçlerine ve tüketim sonrası yolculuğa kadar bir ürünün yaşam döngüsünün her anına ilişkin çok büyük bir dönüşüm sürecini ilgilendirmektedir. Bu nedenle tüm ürün gruplarında ürün bazlı mevzuat çıkarılması, Avrupa Birliği pazarının giriştiği yeni eko tasarım kurallarına paralel olarak ‘Dijital Ürün Pasaportu’ gibi yeni uygulamalar hayatımıza girmektedir. Avrupa Birliği’nin bu yeşil dönüşüm politikalarının rekabetçilik politikasıyla harmanlandığını hem AB ham madde güvenliğini sağlamaya uğraşırken hem de kaynak ve teknoloji bağımlılığını azaltmaya çalıştığını, bunun da AB’nin yeni rekabetçilik pusulası anlamına geldiğini vurgulamak isterim" dedi.
"Türkiye-Avrupa Birliği arasında SKDM çalışma grubu kuruldu"
Bolat, Yeşil Dönüşüm ve SKDM konularında Avrupa Birliği’yle yakın bir irtibat ve diyalog içinde çalıştıklarını bildirerek, Avrupa Birliği’yle yüksek düzeyli ticaret diyaloğunu 8 Temmuz 2024’te Brüksel’de başlattıklarını hatırlattı. Bu noktada ekonominin ve ticaretin her alanında karşılıklı uyum noktasında yapılabilecek hususları AB ile koordine ettiklerini söyleyen Bolat, ticareti sınırlayıcı unsurlarında ortadan kaldırılması için de yeni programlar uyguladıklarını sözlerine ekledi. Bolat, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Yeşil ve Dijital Dönüşüm alanındaki uyum sürecini sürekli olarak görüştük ve çalışmalar yürüttük. En son 1 Ekim 2025 tarihinde Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum’un başkanlığında bizim de dahil olduğumuz ilgili bakanlıklardan oluşan bir teknik heyet Brüksel’de Avrupa Birliği’yle önemli toplantılar yaptı. Bunun adı da Türkiye Avrupa Birliği yüksek düzeyli iklim diyaloğu toplantısı idi ve sınırda karbon düzenleme mekanizmasına ilişkin teknik istişareler yürütüldü ve Türkiye-Avrupa Birliği arasında SKDM çalışma grubu kuruldu. Bu çalışmalara özel sektör kuruluşlarımız da dahil ediliyor."
Bolat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Türkiye Yüzyılı’ hedeflerinden birinin de Çevre Yüzyılı olduğunu kaydeden Bolat, "Bu konuda tüm amacımız küresel rekabet gücümüzü korumak, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak ve bugün var olmak için üretirken, tüketirken geleceğin kaynaklarını da geleceğin nesillerini de düşünerek onlara da sürdürülebilir bir kaynak zenginliği bırakmak olmalıdır" dedi.
Açılış konuşmalarının sonlanmasıyla Uluslararası Çevre ve İletişim Derneği tarafından Bakan Bolat’a hediye takdim edildi. Program, toplu fotoğraf çekiminin ardından basına kapalı olarak devam etti: