Haber Manşet Gazetesi
2019-06-26 20:01:10

Halktan Demokrasi Dersi

Mehmet Emin HAZAR

andacbasinyayin@gmail.com 26 Haziran 2019, 20:01

Devlet gücüne, iktidar kumpaslarına, iftira, yalan ve karalama kampanyalarına karşı, halk dur dedi ve R.T.E ters köşe oldu. Hiç kimse halktan büyük değildir. Küresel ve yerel tezgahlarla kazanılan, siyasi mevzileri, halk istediği zaman, hesapları bozarak geri alabilir.

Nitekim, Türkiye’nin demokrafik ve ticaret başkenti, İstanbul seçimleriyle genel iktidar sallandı, sonun başlangıcı sürecine girdi. R.T.E kavgacı, ötekileştirici üslubunu, seçimin son haftasında, Kürt’ler üzerinden sürdürdü. Önce Bülent Arınç’la birlikte, İmralı’ya sefer düzenletti. Bahçeli’ye; “Apo Kürt’lere sağduyu çağrısı yaptı.” açıklamasıyla, MHP PKK işbirliği mesajı verdi. HDP’nin karşı çıkışına, hakaretle karşılık verince, İstanbul Kürt’leri çalışmalara aktif olarak katıldı ve onu kırmızı kartla cezalandırdı. Kaba ve hakaret içerikli söylemleriyle, hırs ve siyasi ikbali uğruna, her türlü hileye ve hukuk dışılığa başvurdu.

13 bin oy farkını az bulan R.T.E ve avenesine halkımız, 800 bin farkla ders verdi. Bu oyların en az yüzde ikisi, Gül, Davutoğlu ve Babacan’a verilen tepkilerin saf değişikliğidir. R.T.E kuralsız yaşıyor. Sandık başında bile, Ankara İstanbul bütünleşmesi diyerek, seçim yasağını çiğnedi. Fakat bu defa papaz pilav yiyemedi. Anka ajansının gördüğü seçim bilgilerini, Anadolu Ajansı da gördüğü halde, veri girişimi yapmadı. YSK’nın seçim yasaklarını kaldırma kararından sonra, TV’ler yayınlarında bilgi paylaşacakken, devletin ajansı sonucu ilan ettiyse de, sessizliği anlaşılmaz değildi. İstanbul seçimleri R.T.E’ın bir suç makinesi, A-Ke-Pe’nin de, suç örgütü olduğu gerçeğini alenileştirdi. Daha önce, Açılım zırvasıyla Apo’nun mektubunu Diyarbakır’da okuttuğu gibi, İstanbul seçimleri için de, A-Ke-Pe’ye oy istetebildiğine göre, pekala PKK’yı da, dağdan indirtebiliyor demektir. Bunu yapmadığına göre, terörle işbirliği içinde olduğu, sorusunu yanıtlamak durumundadır.

Bir diğer konu da, Çubuk provokasyonunun aksine, 10 günde 20 şehit cenazesinin gelişine seyirci durduğu halde, Mısır’ın ABD yurttaşı Mursi için, sela verdirip hutbe okutması ki, onu halkın gözünde sıfırladı. Zaferler, her zaman görünmez kahramanların eseridir. Bu seçimin galibi, İmamoğlu görünse de, asıl başarı kadın ve genç tabanı olmayan Y-CHP’yi halkla buluşturan, onbinlerce genci örgütleyip, sandıklara sahip çıkan Canan Kaftancıoğludur. Siyaset değerlendirerek, sorgulayarak ve öngörerek yapılır. İstanbul seçimleri bir bütündür. Üç seçimden ikisini kabul edip, birini tekrarlatmak anlamlıdır. Sandığa bir kağıt atmak demokrasi değildir. Eğer ölçü bu olsaydı, üçüncü dünya dikta yönetimlerine de demokrasi denilecekti. İktidar, siparişini henüz tamamlamamış olacak ki, körlüğü gösterip şaşılığa razı görünerek, sonuca toptan razı oldular. R.T.E, siyasi hırsı ve ideolojik gayesi uğruna, örülen tuzağı göremediği için, kendi ipini eliyle çekti.

Okyanus ötesinin, iki partili sisteme ve lidere dayalı hamuru, mayalandı, aşa dönüştü. A-Ke-Pe görevini tamamlamış, nöbet değişimi gerçekleşme aşamasındadır. Bu nöbet değişikliği, bir alıştırma süreciyle geçiştirilecek. Nispi bir rahatlamayla, halkın kararını pekiştirecek ve İmamoğlu’nu güçlendirecektir. Yarı aydınlar ve merkez sağ siyaset için, sonuç ehvendir. Ancak ufuktaki küresel muhatap; stili, yeni yüzü ve üslubuyla, adı Y-CHP’nin önüne geçen, İmamoğlu görünmektedir. Bundan sonra ilerici aydınlara düşen görev, R.T.E’a duydukları öfke ile değil, halkın önünü açacak, duyarlı ulusal düşünceler üretmek olmalıdır. İmamoğlu, büyük bir olgunluk ve kararlılıkla, tahriklere sabır göstererek, ipi göğüsledi. Aynı tutumunu, yaptığı teşekkür konuşmasında da sürdürerek, bütünleştirici bir çağrı yaptı. Ufak tefek eğlenceler olduysa da, halk sükunetle evine gitti. A-Ke-Pe’nin

geçmişteki hileli seçim başarılarının aksine, sükunet hakim oldu. Eğer Binali kazansaydı, sabaha kadar nümayişler yapılacaktı. Seçimler yapıldı bitti, dedikodusu bitmedi. Sayın Muammer Aydın, İmamoğlu’na yapılan haksızlık için, adaletin ve hukukun yanında, yer aldığını beyan ederek, istifa etti. Sandığa giden DSP’liler, aynı anlayışla oy kullandığı halde, bazı şom ağızlı, Y-CHP’liler ve yarı aydınların, anlamsız hakaret ve eleştirileri bitmedi. Onca hakaret ve eleştiriye rağmen, bir tek Y-CHP’li yönetici dahi, bu ayıp için tek söz veya açıklama yapmadı.

DSP’ye salya akıtan, şom ağızlı yarı aydınlarda, anlaşılmaz bir DSP hazımsızlığı var. Bir türlü DSP ile Y-CHP’nin farklı partiler olduğu gerçeğini görmek istemiyorlar. Halbuki devletçilik ilkesini, Anadolu Solu olarak değiştiren, laikliğin ihlal edilmesine seyirci duran, bundan sonra; “Bu CHP eski CHP değildir.” diyerek, geçmişinden özür dileyen ve reddi miras yapan Y-CHP’dir. Dolayısıyla eleştirilmesi gereken de onlardır. O nedenle altı oku terkeden Y-CHP’nin, Atatürk’ün mirasım dediği, CHP’yle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Altı aydan beri, suç işlenerek anayasanın değiştirilmesi ve parlamenter sisteme dönüş konusunda, tek bir söz dahi söylenmediği gibi, başkanlığın kanıksandığı, bir olasılıkla yarı başkanlık tipi bir modele geçilebileceğinin de belirtileri var. Çünkü küresel muhataplık, tek kişiyle amaca daha kolay ulaşabiliyor. Halk R.T.E’a ders verirken, Y-CHP’ye yeşil ışık yakarak kredi açtı. Şimdi sıra, borç ödemeye geldi. Bu borç; ortaklık ettiği anayasayı değiştirme, referandum ve başkanlık zırvasına son vermek için, parlamenter sisteme dönüş mücadelesi vererek ödenir ancak!

Ahmak yarı aydınların çabası da, bu yönde olmalıdır. Her yokuşun bir inişi vardır. Makam ve mevki sarhoşlukları geçicidir. Baskı altında bile, hile ve desiselere rağmen, halk gerektiğinde ders vermesini bilir. Kişisel görünen her başarı, bir ortak mücadelenin sonucudur. Sapmalar her zaman yok oluş nedenidir. “Bir musibet, bin nasihatten iyidir.”

 Ders çıkarılması dileğiyle ve saygıyla.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.